Alışveriş Listesi #34 (Eylül 2018)

Bu ay kozmetik ürünü fotoğrafı yok, çünkü alınan kozmetik yok ve ben bir gurur tablosu olarak yine de bu yazıyı yazmak istedim.

Kozmetik almayıp ne aldım:

• Vestel Mix&Go Smoothie Blender aldım; böylece, Sephora'da bir ruja vereceğim parayı, daha sağlıklı yaşamak için harcadım (119 TL).

• Buse Göz Design'dan çok cici bir balık bileklik aldım; sanki bana şans getiriyor, hiç kolumdan çıkarmıyorum (80 TL). Takı kutum zaten Buse'nin tasarımlarıyla dolu: küpeden kolyeye, bilekliğe, şahmarana kadar çeşit çeşit takısı var bende ve hepsine ayrı ayrı bayılıyorum! Bir gün toparlayıp hepsini birden blogda yazmam lazım bence!

• Havoş'un Butiği'nden çok beğendiğim bir kombin kaptım. Bu senenin trendi leopar desenli bir etek ile, üstüne de şahane bir sweatshirt aldım. İkisi toplam 160 TL oldu diye hatırlıyorum. Sanıyorum eteği üstümden çıkarmayacağım. Sweat de haftasonu üniformam olur gibi. Yalnız o butik çok çok tehlikeli; her gördüğümde bir şeyler alasım geliyor ama duruyorum! Zaten Instagram Story'lerimi takip edenler biliyorlar; gardrobumu düzenledim ve yeni bir kıyafete ihtiyacım yok bence. Bu sezon çok trend olan ve hoşuma giden bir kaç parça daha alma hakkı verdim kendime, o kadar. 

Etek-sweat: @havosunbutigi

Takılar: @busegozdesign

Bu ara "shop your wardrobe/kendi gardrobundan alışveriş yap" ve "shop your own Sephora/kendi Sephora'dandan alışveriş yap" akımlarına uymaya çalışıyorum! Nedir bunlar? Mesela bir kombin görüyorum, çok güzel! Koşa koşa almak yerine, dolabımdaki hangi parçalarla bu kombini oluşturabilirim diye bakıyorum. Benim tarzım çok "basic" olduğu için, çok da zorlanmıyorum. Takip ettiğim moda sayfalarını da kendi tarzıma uygun seçtim, kalanları takip etmeyi bıraktım. Mutlaka dolabımdan bir kaç parça gördüğüm kombini uyarlamama yardımcı oluyor. Hadi diyelim olmadı, ve ben gerçekten çoook çok beğendim, o zaman da eğer çok sık giyeceğimi düşünüyorsam (yukarıdaki etek-sweat örneğinde olduğu gibi), o noktada alıyorum (henüz 1 kez oldu). 

Kozmetikte ise aynı bakış açısını oturtum. Yeni çıkan bir ürün var ve çok beğendim. Evde çekmecelerimi karıştırıp benzer renkler var mı bakıyorum (genellikle de oluyor, şaşırdınız, değil mi?). Olmadığı durum başıma gelmedi henüz; ya da şöyle söyleyeyim, genelde onu ararken uzun zamandır dokunmadığım başka bir ürünü bulup kendimi ona yöneltiyorum. Eğer bu ürün benim gerçekten sevmediğim ve kullanamayacağım bir parçaysa, elden çıkarıyorum. Değilse, gözümün önüne koyuyorum ki daha sık kullanayım. Canım yeni kozmetik "çektiği" her durumda "kendi Sephora'mı" keşfe çıkıyor ve illa bir şeyler buluyorum yani :)

Tabii bu demek değildir ki önümüzdeki ay da sıfır kozmetik alışverişi ile geçecek; belki geçmez. Çünkü mesela aklımda kesinlikle o W7 paletler var ve gelirse alacağım, net. Çünkü bu parçalar da beni mutlu eden şeyler ve iki aydır da pek bir şey almadığım düşünülürse, çok da müsrif sayılmam. Zaten belki de gelmeyecekler :) ama yerlerini doldurmayı düşünmüyorum. 

Daha önce de böyle düşünüp düşünüp pek başarılı olamamıştım ama sağolsun ülkemizin ekonomik durumu bana epey yardımcı oluyor bu noktada. Bir de tabii doymak, ürünleri iyi analiz edebiliyor olmak, içerik okumak ve bazı etik konulara kafayı takmak da (hayvan deneyleri, bazı marka/firmaların satış politikaları, bazı marka/ajansların PR politikaları, vb.) alış-veriş kararlarımı epey etkiliyor. Sizlere de tavsiye ederim. Hiçbirimiz hiçbir markaya ya da mağazaya mecbur değiliz; her şeyin alternatifi var. Aklınızda olsun :)

Çok sevgiler!