The Body Shop ile Banyo Keyfi!


25 Şubat 2012 Cumartesi

Işıltılı insanın doğumgünümde hediye ettiği TBS çilekli vücut bakım setini kullanmaya hem doyamıyorum hem de bitmesin diye kıyamıyorum! Gerçi, müptelası olmuş bulunmaktayım bu ürünlerin, belki -denemek adına- kokularını değiştiririm; ama, bittikçe alacağım, el mahkum! 

İşte TBS ile banyo rutinim:

#1- Köpürt ve temizle: Setin içinden çıkan banyo lifi, sık dokusu sayesinde duş jellerinin normalden de fazla köpürmesini sağlıyor. Yumuşacık bir lif. Çilekli duş jelinin kokusu muhteşem. Temizlik için oldukça şımartıcı bir ilk adım!


#2- Arındır ve parlat: Bakım uzmanı Y'ciğim bana scrub ya da peelingi TBS'in eldivenleriyle yapmamı önermişti. Haklıymış (tabii ki). Body polish diye isimlendirdikleri vücut peelingi zaten hem hoş kokulu hem de işini yapan bir peeling; bir de ıslattığınız eldivenlerin üzerine bir miktar alıp bu şekilde uygulayınca ardında yumuşacık ve pürüzsüz bir cilt bırakıyor. Scrub kadar yağlı kalmıyor cildiniz; ama, tam anlamıyla yumuşacık oluyor. 


#3- Yumuşat: Banyo sonrasında peelingin verdiği yumuşaklığı muhafaza etmek ve çilek kokusunun etkisini arttırmak için Strawberry Body Butter kullanıyorum. Hemen emilen, tam "tereyağı" kıvamında bir krem. Kokusu çok ama çok kalıcı! Belki kuru ciltler için hafif kalabilir (zaten "normal" ciltler için öneriliyor). Ama, peeling üstüne uygulayınca bende çok işe yaradı. Banyo sonrası dudaklarıma da mutlaka dudak kremi sürüyorum. Konspete uygun olsun diye, artık Born Lippy Strawberry kullanıyorum. Bu ürün gerçekten bana göre lip balmların en iyilerinden. Hafifçe rengini de veriyor, lip gloss olarak bile kullanılabilir.


Özetle, bu ara kendime iyi bakıyorum! Size de öneririm :)







Kanım Can Olsun!


20 Şubat 2012 Pazartesi

Hayır, hiç mi hiç canı acımıyor insanın.

Kan tutuyorsa, hemşireler sizi soru yağmuruna tutarken başınızı başka bir tarafa çevirip yanıt vermeniz yeterli. Ne olduğunu anlamazsınız bile.


Hastaneye (İbn-i Sina, Ankara) vardıktan sonra doktorun odasını bulmak ve form doldurup kan vermek için geçen süre azami 10 dakika! Kime sorsanız size yardımcı oluyor. Kan verilen yerde çok hemşire var, çok seri çalışıyorlar. 

Bir sabah işe gitmeden uğrayabilirsiniz mesela. Yeri ters kalıyorsa sizin için, bildiğim kadarıyla bütün hastaneler kan örneği alıp bulundukları ildeki ilgili hastaneye iletiyor. Ya da, kargoya verebiliyorsunuz. Bu tür ayrıntılar için lütfen Gamze Akbaş Blog'a tıklayın...

Bir insana şifa verme ihtimali bile beni bugün çok ama çok mutlu etmeye yetti. Şimdi, telefonum çalsın diye bekliyorum...

Kendinizi bu duygudan, şifa bekleyen hastaları kanınızdan mahrum etmeyin... kan verin, can verin!







L'Oreal La Couleur Infaillible Far -028 Enigmatic Purple


18 Şubat 2012 Cumartesi

Bu farı iki hafta önce Rossmann'da görüp incelemiş; ancak, yapısından dolayı almaya çok cesaret edememiştim. Makyaj-Kozmetik'te okuduktan sonra, bugün de L'Oreal standına rastlayınca, daha ayrıntılı inceleyip yine Kozmo'nun yazdığı doğal tonlardan mürdüm olanı (enigmatic purple) almaya karar verdim (kararımda indirimin de etkisi oldu, bilginiz olsun). 


Testerların neredeyse hepsini "parmakladım". En çok 09 Permenant Khaki ile 028 Enigmatic Purple hoşuma gitti. Hatta an itibariyle, neden hakiyi almadığımı gerçekten merak etmekteyim! Açık renklerin çoğu bana fazla simli ve parlak geldi; ama, haki ve mürdüm tam istediğim tondaydı. Tozlaşmayan, kremsi; ancak, topaklanmayan bir yapısı var. Tam istediğim ve sevdiğim far yapısı! Farların sürülmesi çok kolay, dağıtılması da. Yalnızca parmakla bile gölge yapmak mümkün. 


İlk sürüldüğünde açık bir ton elde ediyorsunuz. Üst üste sürdükçe rengi koyulaştırabiliyorsunuz. Tek renkle "ton-sur-ton" göz makyajı imkanı. Bayıldım!

MAC Select Cover üzerine tek kat, iki kat, üç kat L'Oreal La Couleur Infaillible 028 Engimatic Purple (flaşlı çekim)

Son derece de kalıcı farlar. Testerlardan elimde kalanlar çıkmak bilmedi. Adının hakkını veriyor! Üstelik, L'Oreal ürünleri bugünlerde %30 indirimde. Farın yapısından korkmayın ve deneyin, derim.








Tchibo Farlar


Tchibo, Alman menşeili bir firma. Her hafta (ilk zamanlarda iki haftada bir idi) farklı bir tema belirleyip bu temaya uygun değişik ve işlevsel ürünleri -nispeten- uygun fiyatlara satan bir mağaza zinciri. Biz ilk defa babamın Avusturya seyahatleri sırasında tanıyıp çok sevmiştik. Viyana'ya gittiğimizde de, ilk defa Tchibo'nun kozmetik serisini keşfetmiştim. O zaman da kalitesi beni çok şaşırtmıştı, geçen gün aldığım far paleti de beklentilerimin çok üstünde çıktı.


Bu far paletinin renklerini taşıyan herhangi paletin benim üzerimdeki çekim kuvveti aynı olurdu zaten; ama, bir de farların boyutlarını ve fiyatını görünce, ürünün kalitesini de daha önceden bilince denemekten zarar gelmez, dedim.


Gelmedi de! Hatta, inanılmaz memnun kaldım...

Bütün renkler hafif simli. Farlar kremsi yapıda, tozlaşmıyor, rahat sürülüyor. Ama, simleri biraz dağılıyor. Yine de, rahatsız edici boyutta değil. 

En açık rengi kireç beyazı. Kaş altı ve göz pınarı için çok uygun. Yanındaki sedefli bir bej-inci rengi. Ortadaki renk balerin pembesi. Bu iki renk de göz kapağında çok güzel duruyor. Son iki renk de, sırasıyla, hafif bakır tonlu bir kahverengiyle köstebek tonlu bir başka kahverengi. Bu iki tonla da çok güzel gölge yapılıyor ve göz altına hat çekiliyor. Bakıra çalan kahverengiyi balerin pembesiyle, köstebeğe çalan kahverengiyi inci-bej ile kombinliyorum. Hafif, fakat göze uygulandığında rengini gayet güzel veren farlar. Ve her biri çok kalıcı! Sabah 8'de yaptığım makyaj, gece yarısı olduğunda hiçbir çizgilenme, topaklanma, akma/uçma olmadan gözümde duruyordu. 

Tchibo far paleti 19,95 TL ve mağazalarda bulamazsanız, online satış sitesinden de alabilirsiniz. Bir de üçlü lip gloss vardı, şeffaf ve ten rengi/şeftali tonlarında. Çok gözüm kaldı; ama, şeffaf gloss pek kullanmadığım için yerine bıraktım... Siz bakmak isterseniz, buraya TIK lütfen.

Sevgiler :)







Yakında Gökkuşağının Altında Olacaklar…


17 Şubat 2012 Cuma

Adıma yakışır, rengarenk bir doğumgünü geçirdim! En son yazacağımı ilk yazayım: Emeği geçenlere sonsuz teşekkürler.


Gün boyu süren harika kutlamaların yanı sıra, hem ailem hem de arkadaşlarım beni gayet iyi tanıdıkları için, nefis hediyeler almışlar. Tam gökkuşağı renklerinde…

Işıltılı insan, The Body Shop’tan çilekli vücut seti almış: İçinde peeling eldiveni, lif, dudak kremi, body butter, el sabunu, vücut peelingi ve duş jeli olana kocaman bir set! TBS’in en sevdiğim serisidir çilek, bayıldım bayıldım!!! Kullandıkça yazacağım burada; ama zaten, Born Lippy dudak kremi hem kokusu hem de yumuşatmasıyla efsanedir. TBS’in body butterlarına söylenecek söz yok zaten. Peeling eldivenini yakın zamanda ben alacaktım, şahane oldu! Hmm, haftasonu güzel bir banyo keyfi yapmalı!


Canım kardeşim, tam seveceğim bir parfüm hediye etti: Burberry the Beat. Tam benlik, baharlık ve yazlık, hafif mi hafif ama bir o kadar da kalıcı, portakallı bergamutlu, alttan alta sümbül ve zambak kokan, nefis bir koku! Emo tam onikiden vurmuş! Önümüz de bahar ve yaz, bittikçe alırım ben bunu!

Aslında kart TBS paketine ait :)

Bu takıları hatırladınız mı? Daha önce blogda yazmış ve çok beğendiğimi söylemiştim! Sevgili börülcem ve sevgili S.annem not etmişler, eşim de Pelin Hanım’la iletişime geçip bana bu iki nefis kolyeyi ısmarlamış! Kar taneli olanın zincirini biraz değiştirip üst üste taktım kolyelerimi. Çok bohem oldu, bayıldım!!! Elinize sağlık Pelin Hanım…


Bu güzel, pırıl pırıl saat de canım annem ve babamdan! Ben öyle spor-günlük-gece vs ayrımı yapamam, gece gündüz takarım bir şeyi beğendim mi… bu saat de, kolumdan uzun süre çıkmayacak, belli J Bluz da canım ablamdan. Nasıl şık; ceket içine giyip istediğin yere git. Çok yakında, Koton ceketlerimle kombinleyerek karşınızdayım!


Ve son olarak, her kozmetik bloggerının ihtiyacı olan can dostlardan şahane bir hediye…


Nasıl ama? En kısa zamanda randevumu ve eğitimimi alıp karşınızda olacağım!!!

Bizi izlemeye devam edin...

NOT: Bundan sonra bu blogda çok çok daha güzel fotoğraflar göreceksiniz... bunun için "altyapıyı" hazırlayan sevgili eşime de teşekkürler :)







Dairy Fun: Boddy Butter, Body Scrub, Duş Jeli


14 Şubat 2012 Salı

Şubat başında Trendyol'un bir kampanyasından almıştım bu ürünleri. İtiraf ediyorum, hiçbir şey bildiğimden değil, sırf ambalajlarının tatlılığına vurulmuştum!

Neyse ki, kötü çıkmadı! Hatta biri, hep alacağım bir ürün bile olabilir...

Önden arkaya: Body Butter, Body Scrub, Duş Jeli

Body Butter (vücut kremi) için, kış günlerine de uygun olsun diye, sütlü ve ballı olanını seçmiştim. Kokusu gerçekten harika, tam istediğim gibi: ballı süt! Ve gerçekten "tereyağ" gibi bir dokusu var. Ama, yumuşatması vasat. Bu işi The Body Shop'tan iyi başaranını görmedim zaten. Ama, ambalaj tasarımından 10 puan veriyorum!! Seramik inekli kavanoz sizce de çok şirin değil mi?

Duş jeli de çikolatalı! Tam çikolata gibi kokuyor, oldukça da kalıcı. Bu tür kokuları seviyorsanız, önerebilirim. Ben pek sevdim. Yaz için uygun değil; ama, kışın iyi gider.

Ama, asıl şahane ürün Elmalı ve Karamelli Body Scrub! Daha önce The Body Shop'ın scrublarını kullanmıştım. Onlar da çok çok güzeldi, ama bu tam anlamıyla şahane! Cildi çok güzel yumuşatıyor, sanki bebe yağı sürülmüş gibi nemli ve hafif de "waxlı" bırakıyor ve oldukça da kalıcı bir kokusu var.

Body Scrub (sol) ve Body Butter (sağ)

Bitince kesinlikle yenileyeceğim bir ürün bu. Siz de denemek isterseniz, buraya TIK TIK! ya da şuraya TIK TIK! Bu arada, vücut scrublarının da seramik ambalajlı olanları var. Ama, plastik kutusuna göre bir miktar daha pahalı. Tercih sizin :)









Lila Kutu Ürünleri: Inglot, Max Factor, Durance, L'Occitane ve diğerleri...


Durance Ancian Rosa El Kremi: Durance’ın el kremi, diğer tüm ürünleri gibi, %95 doğal içerikli ve paraben içermeyen bir ürün. Oldukça yoğun ama çok çabuk emilen ve yağlı his bırakmayan bir yapısı var. Numune ürün 2 mL olarak geldi, ama üç sefer sürülebilir, çok konsantre bir ürün. Yapısından ve yumuşatmasından çok memnun kaldım; ama, kokusu… Çok daha hafif, ferah bir gül kokusu beklerdim; ama, bana göre biraz ağır bir kokusu var. “Hacı yağı” derler ya, onun gibi. Dolayısıyla, bu ürünün tam boyunu alacağımı sanmıyorum.



Max Factor Ageless Elixir Fondöten Beige 55: Gelen iki numuneden Golden 35 rengi bana koyu geldi. Aslında, Beige 55 de tam rengim değil; ama çok yakın olduğu için denemek istedim. Öncelikle hoş kokulu ve konsantre bir ürün. Numunesi 1 mL olarak geldi; ama 2-3 kez çok rahat kullanılabilir. Ben Body Shop fondöten fırçamla uyguladım. Kapatıcılığı güzel, dokusu da öyle. Yağlı ya da parlak bir görünüm de bırakmıyor ciltte. Bunlar da artıları. Kusurları da güzel örtüyor (gerçi, göz çevremdeki lekeleri pek kapatmamış; ama ben de fırçayla orayı çok hafif geçmiş olabilirim) ve ciltte güzel bir ton bırakıyor. Yalnız bence, cildi kuru olanların altına çok iyi bir nemlendirici ve hatta aydınlatıcı sürmeleri şart. Yağlı ciltler içinse sorun yok. Hatta, parlamayı önlediğini ve hafif matlaştırdığını da düşünüyorum.


Ama bir kez daha anladım ki, ben kapatıcı fondöten sevmiyorum. Cildimi boğuyor gibi hissediyorum. Bu da bana fazla gelen bir fondöten oldu. Alışık olmadığımdan da olabilir; ama bütün gün yüzümde hissettim o dokuyu. Hiç de hoşlanmadım. Ama, fondöten sürülmüş cildin görünümü de hoşuma gitti. Sanırım, kendime çok hafif dokulu bir şeyler almamın zamanı gelmiştir…

MAC Strobe Liquid üstüne Max Factor Ageless Elixir 2 in 1 Fondöten, Beige 55

Inglot Blush 32: Lila Kutu’nun bence iki flaş ürününden biri Inglot ürünleriydi (diğeri Activar Maske kesinlikle). Kimlerine TAM BOY far çıkmış, kimlerine TAM BOY allık, kimilerine de TAM BOY göz kalemi. Bana allık geldi. Ve hafta sonu yaşadığım NARS hayal kırıklığının ilacı oldu! Allığın rengi, koyu mercan, ışıltılı, kutusundaki görünüşü şeker mi şeker! Kendi başıma almaya cesaret edemeyeceğim kadar cesur bir renk gibi görünüyor. Çok az miktarda sürdüm ve iyice yaydım. Yanaklarıma çok çok hoş bir renk verdi. Daha esmer ciltlerde, çok daha cesurca kullanılabilir. Ama, ben biraz daha fazla sürersem, palyaçoya döneceğim kesin!





Inglot’un şimdiye kadar beni pişman eden bir ürünü olmadı. Bu allık bana epey gider; ama, bitince de yine Inglot allık denemeyi düşünebilirim.

MAC Strobe Liquid üzerine Inglot No. 32 allık


L'Occitane Aromachrologie Vücut Losyonu: L'Occitane'ın kötü ürününü denemedim şimdiye kadar. Herşeyi başarılı bu markanın. Bu vücut losyonunun da çok çok hafif bir kokusu var. Çok çabuk emiliyor. Cildi yumuşacık bırakıyor. Markanın tüm ürünleri gibi doğal içerikli, parabensiz bir losyon. Arometerapik kısmı lavanta kokusundan kaynaklanıyor olabilir. Rahatlatıcı mı? Evet. Vaadettiği herşeyi yapıyor kısacası... Ancak, çok kuru bir cildim olmadığından, vücut losyonu olarak daha mütevazı ürünleri tercih ediyorum.


Bu ürün de sanırım iki-üç kez kullanılabilir. Denemek için güzel bir boyda göndermişler.

Kutudaki diğer ürünleri denemek için biraz zaman lazım. Onları da kullandıkça topluca yazarım.

Bu arada, kutudan çıkan kalpli Lila Kutu çorabı ve kalpli toka bence şirin birer hediyeydi. Ben Dünya Kadınlar Günü'nde de güzel bir jest bekliyorum kendilerinden...











Şubat Ayı Lila Kutusu


Vanilya Club üyeliğimi dondurduktan sonra, geçen ay Lila Kutu'ya abone oldum. Ve ilk Lila Kutum dün elime ulaştı. 




İçinde neler vardı?

3- Activar AC-11 Toz Maske (TAM BOY)
4- Revigen Saç Dökülmesine Karşı Şampuan (50 mL) -denemeyi pek düşünmüyorum...


Ürünlerin yazılarını ayrıca hazırlayacağım. Ama, bence Inglot markasından tam boy ürün koyarak kutunun hakkını vermiş olduklarını düşünüyorum. Activar maske de oldukça ilginç bir ürün. Bunu da deneme fırsatını bulmuş olmak güzel. Yine de, güzellik profillerine çok fazla önem verilmediğini düşündüren seçimler var ne yazık ki. Bu "kutu firmalarının" bu profilleri ne amaçla kullandıkların merak etmeye başladım...

Gelecek ayki kutuyu da alacağım. Ancak, sonrasında "kutu"larla ilişkimi tamamen bitirebilirim. Kullanabileceğim bir iki adet ürün yanında kullanmayacağım dört-beş adet numuneye para vermek çok mantıklı gelmemeye başladı çünkü... /(Şu Marrakesh Oil'den sonra fikrimi değiştirdim, denemeye devam :D)







Fruttini Kurbağa Prens Hediye Seti :)


Fruttini'nin nefis kokulu ürünlerinden Cherry-Vanilla (Kiraz-Vanilya) duş jeli ve vücut köpüğü, yanında peluş "kurbağa prens"iyle birlikte bugün Amedea'da %50 indirimde!!!



Ben bu sete bayılmıştım! Sevgililer Günü kutlayanlar için şeker bir hediye, kendini bugün yalnız hissedenler için iyi moral olabilir :)

Almak için TIK TIK!

Sevgiyle kalın...







Gökkuşağının Üzerinde...


12 Şubat 2012 Pazar

Sur l'arc-en-ciel... 

Fransızca'da "gökkuşağının üzerinde" demek.

Evet, çöplüğe veda ettim. Çünkü, değiştim, yenilendim... 

İçim bir çöplüğe benziyordu buraya yazmaya başladığımda. Bir nevi, kendimi rehabilite etmek için başlamıştım. İçimin haline, dışımın bulunduğu mekana gönderme olsun diye de "çöplük horozu"nu seçmiştim isim olarak.

Sonra yavaş yavaş içim de, dışım da değişmeye başladı. Önce içim kıpırdandı, sonra dışım ışıldadı, sonra mekanım değişti. Renklendim yağmurdan sonra açan güneşte parıldayan gökkuşağı gibi. İçim de dışım da rengarenk oluverdi...

Çöplük de, horoz olmak da yakışmaz artık, dedim. Ben bir gökkuşağıyım, öyle anılmalıyım!

Ve tebdil-i mekanda ferahlık olduğu gibi, "tebdil-i ad"da da ferahlık vardır dedim; karşınıza rengarenk çıkıverdim...







Rival de Loop Cherryblossom Handpeeling (ve Bonus: Lilibe Disk Pamuk)


10 Şubat 2012 Cuma

Bu sene Ankara'da kış oldukça çetin geçiyor ve ben her sene olduğundan daha fazla ellerime bakmaya özen göstermeye çalışıyorum.

Çok kritik bir ürün olmayabilir; ama, Rossmann'da uygun fiyatıyla bu el peelingini görünce denemek istedim. Rival de Loop zaten sevdiğim bir marka. Genelde ürünlerinden memnunum. Cherryblossom Handpeeling de hoşuma giden, güzel bir ürün oldu.


Nemli elinize bir miktar alıp masaj yapıyorsunuz ve bir-iki dakika bekletiyorsunuz. Aynen yüz peelingleri gibi, elin üstündeki ölü derinin atılmasını sağlıyor. Benim ellerimi yumuşacık yapmadıysa da, beyazlattığını söyleyebilirim. Haftada 3-4 kere, el yıkama jeli gibi kullanıyorum bu ürünü. Bu şekilde bakım yapmak ve ellerime iyi bakmak hoşuma gidiyor.


Denemek isteyenlere öneririm...

BONUS: Rossmann'da bir disk pamuk buldum, harika bir ürün: Lilibe!!! Bir yüzeyi kapitone gibi, diğer disk pamuklara göre oldukça kalın ve yumuşak... makyaj temizleyicinin ya da toniğin etkisini arttırıyor resmen. Fiyatı oldukça uygun (1,70 TL olmalı). Aklınızda bulunsun!









Burt's Bees: Tırnak Bakım Kremi ve Lip Balm


Bazı markalar öyle çok yerde yazılıyor ve övülüyor ki, insan bazen kendini denemek zorunda hissediyor. Benim için bu markaların başında NARS, Urban Decay, the Balm ve Burt's Bees geliyor. Özellikle, doğal içerikli olmalarından dolayı, the Balm ve Burt's Bees'i denemekten bir zarar gelmeyeceğini düşünürken, Boyner'de karşıma "arıların" standı çıkıverdi. 

Burt's Bees İngiliz kökenli (yanlış bilmiyorsam), ürünleri %100 doğal içerikli ve ambalajları da %100 geri dönüştürülebilen bir marka. Türkiye pazarına geçen senenin sonunda girdiler ve o zamandan beri kozmetik blogları "arı" yazılarıyla dolup taşıyor. Aslında, doğal kozmetik markalarının birbiri ardına Türkiye pazarına giriş yapıyor olması fiyatların da makul ve ulaşılabilir seviyelere gerilemesine vesile oluyor. Ki, şimdiye kadar vücudumuza soktuğumuz kimyasalları birer birer bırakmak için iyi bir haber bu!

Uzatmayayım... Standı görünce, incelemeye başladım hemen. Dudak, yüz, vücut, saç, anne/hamile-bebek bakım ürünlerinin arasından, an itibariyle cilt bakımı ürününe ihtiyacım olmadığından ve civcive de yeni Bübchenler almış olduğumuzdan, benim bitmeyen sorunlarımı çözmesi umuduyla dudak kremini ve tırnak eti bakım kremini attım sepete. 


Dudak bakım kreminin dokusu ve verdiği yumuşaklık tam istediğim gibi. Bu kış, dudak bakım kremleri açısından şanslıyım zaten. Aldo Vandini, Bodysol derken Burt's Bees de dudaklarımı yumuşacık yapıyor. Kokusu da bir harika. Civcivin de dudakları çatlıyor bazen, doğal olduğunu bildiğimden ona da sürüyorum. Tabii, tadını alınca yalayıp bitiriyor dudağından, ama olsun :) Sürer sürmez dudağı nemden ışıl ışıl yapması da cabası!


Tırnak eti bakım kreminin dokusu balmumu gibi. Muhteşem bir limon kokusu var. Benim tırnak etlerim (dibi değil de tırnak kenarları) çok tuhaf. Makasla manikür yaptırınca, resmen kusuyor manikürü. İterek yaptırınca (muhtemelen iyi yapılmadığında), sert kalıyor ve manikür hiçbir işe yaramıyor. Bu ürün tırnak etlerimi epey yumuşattı. Hatta, soğuktan çatlayan ve benim kopardığım kısımları neredeyse sürer sürmez yatıştırıp tedavi etti. Yapısı çok yoğun, tam bir wax, ama hiç yapış yapış yağlı his de bırakmıyor. Tırnaklarım bile daha sağlıklı ve parlak görünüyor. 


Aklıma geldiği her an kullandığım gibi, canım düzgün bir bakım yapmak istediğinde de, yukarıdaki resimdeki adımları izliyorum. Önce ellerimi Rival de Loop el peelingi ile yıkıyorum (yazısı geliyor). Daha sonra, kütikül itici aparatın arka kısmıyla bir miktar kremi alıp tırnak diplerine ve çevresine sürüyorum. Kremi tırnak etlerine iyice yedirip bir süre (15-20 dakika) bekletiyorum. Daha sonra, kütikülleri iterek bakımı tamamlıyorum.

Dudak kremi 9,90 TL, tırnak eti bakım kremi 34,90 TL. Dudak kreminden de memnunum; ama, tırnak etlerinden şikayetçi olan manikür mağdurlarına tırnak eti bakım kremini kesinlikle öneririm!

NOT: Burt's Bees'in kendi sitesinde başlangıç kitleri var. Aslında keşke onlardan satılan bir yer bulsam da, cilt bakım ürünlerini de deneme imkanım olsa...








Sephora Tekli Far: Cocoa Powder No. 21


8 Şubat 2012 Çarşamba

Sephora'nın indiriminden aldığım Cocoa Powder (No.21) rengi farı hiç bu kadar çok kullanacağımı düşünmemiştim. Vaktiyle bir makyaj uzmanının "kahverengi sizi yorgun gösterir" sözüne kanmamış olsaydım, bu "nude" ve kahverengi tonlarıyla çok daha önce tanışırdım; ama, bazen insanları dinleyesim tutuyor işte!

Sephora'nın mat tekli farlarının yapısı çok güzelmiş, yeni keşfediyorum! Toz toz olmuyor, pürüzsüz yapıda, fırçaya ve göze bulaşmıyor, fırçaya yeteri kadar far almak için uğraşmak gerekmiyor. Bir blogda "pigmentasyonu düşük" diye bahsedildiğini gördüm; ama, bence değil. Yalnızca, dağıtması biraz zor. Fırçayla iyice bastırarak dağıtmak gerekiyor.


Ben genelde ten rengi bir farla ve kahverengi göz kalemiyle kombinleyerek kullanıyorum bu farı. Tenime yakışmış olmalı ki, bu makyajı yaptığım her gün "bugün çok hoş görünüyorsun" iltifatı alıyorum :)

Baz: 
1- MAC Select Moisturecover NC20 kapatıcı
2- Jane Iredale Pure Pressed Powder -Natural
Göz kapağına ve kaş altına:
Estee Lauder far 
(seyahat boyu palette olduğunda numarası yazmıyor... açık, sedefli toprak rengi)
Crease bölgesi ve alt kirpik dibine:
Sephora Cocoa Powder far
(Sigma E25 Blending fırça ile)
Göz kalemi:
Yves Rocher Crayon Contour Regard Brun (kahverengi)
Rimel:
Clarins Wonderperfect 02 (kahverengi)
Kaş: 
Flormar No. 401 kaş kalemi

Kahverengi far sevenlere önemle duyururum!







Sephora Lip Attitude Glamour G10 Ruj


Sephora'dan yaptığım alışverişin son parçası bu ruj. Mat ruj gibi görünüyor; ama, yapısı yarı lip gloss. Sürülünce çok hafif duruyor, renginin yarı transparan veriyor (ki benim beklediğim tam olarak buydu). 


Ancak, hiç kalıcı değil ve nemli görünüşünün aksine dudakları pek nemlendirmiyor. Bu anlamda, farklı renklerini denemek isteyeceğim bir ruj değil. Güzel yanı, paraben içermiyor olması. İndirime girdiğinde, aklımda olan bir kaç başka rengini deneyebilirim belki...







Bitirdim #1


7 Şubat 2012 Salı

"Bitirdim" yazı serisinin ilk yazısını yazmak mutluluk verici. Bundan sonra, kendime hedef belirleyip bir ürün seçeceğim ve o ürün bitmeden yenisini/muadilini almayacağım. Yakın zamanda biten ürünler bunlar:


1- John Freida Curl Reviver Mousse: Kullandığım en iyi ve hafif köpüklerdendi. Çok beğenmiştim; ama, bioformumu yaptıralı çok uzun zaman olduğundan, bukleleri daha sağlam tutacak bir köpüğe ihtiyacım vardı. Bu şişeyi bitirdim, yerine Egos aldım. Henüz denemedim, bakalım JF kadar memnun kalacak mıyım? Kesinlikle öneririm!
(Ekim'de kullanmaya başlamıştım, Şubat ortasında bitti. Haftada en az 2 kere kullandım.)

2- GAP Scent Body Mist So Pink: Bu spreyin kokusuna bayılıyorum. Çok çok ferah, çok hafif. Ama, 30 küsür yaş için fazla hafif olabilir :) Bir daha sanırım almam, ama sonuna kadar kullanılmayı hak ediyor!
(Parfümü alalı 1 yılı geçti sanırım; ama, düzenli kullanmadım.)

3- Elizabeth Arden Sunflowers Eau de Parfum: Annem bunu yurtdışından getirmişti. İkimiz de kokusuna bayılıyorduk. Sanırım EA yeniden üretmiyor bu kokuyu... tam yaz zamanı kullanılacak, harika bir çiçek kokusuydu. Yurtdışına çıkan birilerini yakalarsam duty free'den bakmalarını isteyeceğim.
(Parfümü alalı 1 yılı geçti sanırım; ama, düzenli kullanmadım.)

4- DKNY Be Delicious: Ah... neffis yeşil elma kokusu! Bu parfüm tam benim kokum: hafif meyveli, hafif şekerli, hafif çiçekli! Bayılarak kullandım. Kullanılmayı bekleyen bir kaç şişe parfümüm olmasa, koşup yenisini alırdım!
(Parfümü alalı 2 yılı geçti sanırım; ama, düzenli kullanmadım.)

5- AHAVA Dead Sea Deep Cleanser: Bunu babam yıllar önce Ürdün-Ölüdeniz'den getirmişti. O zamanlar, civcivin henüz yeni doğmuş olması nedeniyle, cilt bakımına ancak banyodan banyoya vakit ayırabiliyordum. Bu ürün de benim kurtarıcımdı! Yapısı, yumuşaklığı, nemlendirmesi... herşeyi mükemmeldi! Şimdi baba horoz Ürdün'e gidecek pek yakında. Bilin bakalım alışveriş listesinde ne olacak? :)
(Normal kullanımda 6 ay gider diye düşünüyorum.)

6- L'Occitane Huile Amande: L'occitane'ın badem yağı duş jeli. Vanilya Club kutusundan çıkan nadir güzel şeylerdendi. Her güzel şey gibi, bu da bitti :) Güzel biri üründü; ancak, duş jeline o fiyatı vermeye gerek olmadığını düşünüyorum.
(Deneme boyu 7-8 kullanımlık.)

7- Nuxe Huile Prodigieuse: Nuxe'un kuru yağı da Vanilya'nın Aralık ayı kutusundan çıkmıştı. Bu gerçekten başarılı bir ürün. Kayısı yağım bittiğinde bu kuru yağı kullanmaya geri dönebilirim.
(10 mL'sini tam 1 ay boyunca her gece kullandım, çok ekonomik bir ürün.)

8- The Body Shop Deo-Dry Roll-On: Doğal içerikli, parabensiz bir roll-on idi. İndirimden almıştım. Kokusu da çok güzeldi; ancak, pek de kuru tutmuyordu. Bu roll-on'un güzel yanı, dış ambalajını atmayıp, yedeğini satın alabiliyor olmamız. Ama, performansını çok beğenmediğim bir ürün olduğu için, yedeğini alırken de indirimi bekleyeceğim sanırım.
(Mayıs'ta almıştım, arada Amway roll-on kullandım. Sanırım 4-5 ay gider.)

9- Fruttini Proseco&Pineapple Duş Jeli: Kokusu nefisti nefis!!! Pek kalıcı değildi; ama, duşta gerçekten insan mis gibi kokuyordu! Elimdeki duş jelleri bittikten sonra alabilirim...
(Deneme boyu 7-8 kullanımlık.)

10- The Body Shop Vitamin E Eye Serum: Bu ürün genç ciltler için (20-25 yaş arası) ideal bir ürün olabilir. Çünkü, nemlendirmesi güzel. Ama, daha olgun ve hatta hafif kırışıklık başlamış ciltlerde ne yazık ki çok etkisiz. Bitirene kadar çok uğraştım, fiyat/performans analizi oldukça iyi. Ama, ben -yaşım nedeniyle- bir daha almayı düşünmüyorum.
(Ağustos başında kullanmaya başladım, Aralık sonunda bitti.)

11- Rival de Loop Tırnak Yağı: Günü kurtarabilecek bir üründü; ama, çabuk bitti bence. Tırnak etini fena nemlendirmiyordu; ama, uzun vadede herhangi bir etkisi olmadı. Bunun yerine Sephora ve Burt's Bees'in tırnak eti bakım ürünlerini deniyorum şimdi...
(Kasım'da kullanmaya başladım, Şubat'ta bitti.)

Evet, çok şey bitirmişim. İçinde pek makyaj ürünü yok, sanırım uzun süre de olmaz. Bu ara akıllı alışveriş yapıp uzun uzun kullanabileceğim ürünleri tercih ediyorum. Bir sonraki "bitirdim" yazısında muhtemelen TBS serum, Biotherm yüz yıkama köpüğü, TIGI Bed Head sprey, Aldo Vandini ve Dove el kremleri, Aldo Vandini lip balm ve Murad Essential-C day moisture görürsünüz... 

Hedeflerim bunlar olsun!







Sephora Oje: No. 76, I Love Matte Khaki


3 Şubat 2012 Cuma

Sephora'dan aldıklarımdan bu oje. Marjo'yu okuyup fırçasından ötürü denemeye karar vermiştim. Mat görünümlü simli ojeleri çok seviyor olmam da cabası! Aslında niyetim, Jacuzzi Bubbles rengini almaktı; ama sonra, bu ilkbaharın da favori renklerinden olacak I LOve Matte Khaki yeşili görünce fikrimi değiştirdim. Rengin haki ile pek ilgisi yok, gri alt tonlu bir su yeşili denebilir ancak...


Çok rahat sürülüyor -kalın ve ucu hafif yuvarlanmış fırçası olan ojeleri seviyorum! Tek katta opak oluyor aslında; ama, gün ışığında sürmediğimden emin olamadım ve iki kat geçtim. Oldukça dayanıklı, üstünde topcoat bile yok; ama, soyulma, çizilme belirtisi de yok. 



Bundan sonra, Sephora'ya her uğradığımda, gözüm oje standına takılacak, biliyorum! Diğer renklerini gerçekten çok merak ediyorum!


5,5 mL için fiyatı 10 TL; bilginiz olsun...







© L'Arc-en-ciel
Maira Gall
L'Arc-en-ciel - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.