Aslında çok nedeni var. Konuya bodoslama girdim; farkındayım. Bu sefer de böyle olsun dedim. Düzenli blog yazmak bir ara benim için çok büyük bir keyifti. Her hafta sonu, bir sonraki haftayı planlayıp, fotoğraflarını çekip, yazıların bir kısmını yazmak büyük haz veriyordu. Sonra Instagram çıktı. Hiçbir zaman Instagram ile blogu aynı kefeye koymadım; çünkü Google'da ürün aradığınızda burası çıkıyor, @larcencielblog değil. O nedenle buraya yazmaya devam ettim. Çoğunlukla gece uykumdan fedakarlık edip yazıları tamamladım; fotoğrafları editledim. Tabii ki Instagram trendleri, algoritmesi, instabloggerlar moralimi bozmadı değil; ama, aldırmadan devam etmeye çalıştım.
Son bir kaç aydır ise çok yorgunum. "Emeğimin karşılığı yok" gibi bıdı bıdı yapmayacağım; çünkü ben yazmayı sevdiğim ve yazmaktan keyif aldığım için bu blog var. Bu ara ise, yalnızca dinlenmek istiyorum. Eskiden çocuklar yatınca koşarak bilgisayarımı açıp tıkır tıkır yazılarımı yazardım; bir süredir TV'yi açıp 24 Kitchen'da yemek tarifleri izliyorum (ha, yapıyor muyum? hayır).
Bazen cilt bakımımı ya da makyajımı yaparken "ya bunu blogda anlatmalıyım mutlaka" diyorum. Ama elim kolum kalkmıyor. Not alıyorum ben de, mutlaka bir gün özleyip yazarım diye düşünüyorum. Hatta belki yarına yazı da bulursunuz burada. Yani bu bir "bloga ara" yazısı değil de, neden eskisi gibi değilim yazısı.
Tabii ki eskisi kadar keyif almamamın çok sebebi var. Sadece kendi bloglarına yorum yapıldığında dönüp sizin blogunuza yorum bırakanlar, okuduğum pek çok blogun artık ya hiçbir yerde karşıma çıkmayacak etkinlik ürünlerini yazması, ya da PR ürünleri hakkında hiçbir bilgi vermeden iki satır yazıp bırakması, Instagram'da link paylaşmazsam okunma oranının düşmesi... gerçek okuyucunun yorum yapmaması demiyorum; çünkü ben de genelde bilgiyi alıp orada bırakıyorum. Tıklanması bu noktada daha önemli benim için.
Instagram ise gerçekten çekilmez bir hal aldı. Ne paylaşımlar ilgimi çekiyor, ne kendi hesabımın gidişatıyla ilgileniyorum. Zaten o kadar çok mesai harcamak lazım ki tutunmak için, kim için ne için yani? Hayatımızda bize vaktiyle keyif veren şeylerin evrildiği iğrenç halleri görmek üzücü. Para için, bedava iki ürün için, bakın ne çok kişi beni seviyor demek için girilen şekilleri takip etmek de fazlasıyla sıkıcı ve zaman kaybı.
Instagram demişken, blogger vs olmayan hesaplar canlı yayın yaptığı zaman ne paylaşıyorlar çok merak ediyordum. Bugün tesadüf birinin sonradan kaydına denk geldim. "Akşam ne yemek yapsak" falan diyordu, izleyenler de "ya çok tatlısınız" şeklinde mesajlar atıyorlardı. Bir an cidden inanasım gelmedi. Yani elimizde telefon mu yaşıyoruz gerçekten? O kişinin o canlı yayını yapmaya, diğerlerinin izlemeye ihtiyacı mı var? Ya da varsa da, niye? Zamanımızı neden daha yararlı bir şeylere harcamıyoruz mesela? Popüler olmak, birilerinin bizi görmesi, sevmesi, fotoğraflarımızı beğenmesi neden bu kadar önemli? Mesela neden insanlar "bu fotoğrafıma bi' like'ı çok göreceksiniz biliyorum ama..." diye post atar? Ben seni like'layınca hayatında ne değişiyor? Story'ye attığın son postunu görünce ne değişiyor? Telefonu bıraktığımız noktadaki hayatımızda sahip olduğumuz tatmini mi sorgulamalıyız acaba? Bence sorgulamalıyız.
Bu arada, gerçekten bir yeri/bir ürünü tanıtmak, bir süreci anlatmak, bilgi vermek amaçlı canlı yayın yapanları ve story atanları tenzih ederim. Onları ben de keyifle izliyorum. Ama evde boş boş otururken "naber ya?" diye canlı yayın açan kişiler ve onları izleyen insanlar olması bana hala tuhaf geliyor, umarım her zaman da tuhaf gelir.
Galiba biraz da bu noktada soğudum bu blog/bloggerlık/instagram işlerinden. Bu demek değil ki sosyal medyayı hayatımdan çıkarmayı düşünüyorum. Aksine, ne Instagram hesabımı kapatmayı, ne de blogu bırakmayı istiyorum. Ama bu ikisini sağlıklı biçimde, olması gerektiği gibi "yalnızca bana keyif verecek" şekilde kullanmak istiyorum. Son zamanlarda da bunu yapıyorum aslında. Canımın istediğini paylaşıp, istemediğini paylaşmıyorum. Güzel bir şey paylaştığımda çok kişi görebilsin diye Instagram'ın pick saatlerinde paylaşma zorunluluğu çok yorucu mesela; onu da yapmayacağım artık. Çünkü yukarıda yazdığım gibi, ben o post için "paylaş" dediğim anda aslında beni mutlu eden şeyi tamamlamış oluyorum; bundan ötesi yalnızca "hırs". Gören görür, yapacak bir şey yok :) İşte yine bu noktada blog çok daha keyifli, çünkü yazdığım hiçbir şey kalabalık arasında kaybolup gitmiyor. Her zaman bulunup okunabilmek üzere sizi bekliyor.
Bu kadar uzun ve görselsiz (görseli sonradan ekledim; telefonumda fotoğraflara bakarken bu fotoğrafın her parçası ayrı hoşuma gitti çünkü) bir yazıyı okuyabilenleri gözlerinden öpüyor, bir ara yeniden görüşmek üzere esen kalın diyorum :)
Başak'cım , seni o kadar iyi anlamakla kalmıyorum kendi adıma uzun zamandır hissettiğim her şeyi kelimesi kelimesine yazdığın için teşekkür ediyorum. O kadar bomboş insanlar eklendi ki, ne güzel çoğalsın diyordum tabiki popülerim muazzamım harikayım küçük dağları yok bile ederim derecesinde davranmaya başlayana kadar. Ne yapmak gerekiyor inan bilmiyorum. Ama bildiğim tek şey kendimi bildiğim kalitemden,blogumdan,beni psikolojik çöküşümden kurtaran blogumdan asla vazgeçmeyeceğim. Ancak başka bildiğim bir konu var ki o da asla ne bloguma ne de instagram adresime x v tikli doğru yanlış uygulamaları koymayacağım :D
YanıtlaSilHep yurtdışında bu işler daha popüler çünkü birbirlerini destekliyor diyorduk , şimdi bizimkiler bizi bulsalar bizi mahvedecekler :D
Olsun olsun bir bir silinecekler ben bekliyorum <3
Sevgiler kocaman öpücükler
-Nisa
Sahtre olan her şey bir gün yok olmaya mahkum Nisa'cım, ben de o günün gelmesini bekliyorum :) Bakalım ne zaman :) Bizim içimiz rahat, böyle iyiyiz. Çok öperim seni!
Sil�������� Böyle devam bence de, günlük hayat zaten oldukça yorucu. Bir de sanal alemde birşeyleri yakalamaya çalışmak, ay fotoğraf çekemedim paylaşım yapamadım derdine girmek çook yorucu ve gerçekten ne için. Maddi kazanç ve pr gönderileri kastım bile değil. Ne dediğini bilmeyen, yapmacıklıktan reklamdan ölecek olan hedapların değer görmesi (ki ben gerçekten değer gördüklerine inanıyorum, sahte takipçi falan bir yere kadar) üzücü oluyor bir süre sonra. Az ama öz daha iyi bazen ���� Sevgiler
YanıtlaSilModa Masalları, evet ne yazık ki değer de görüyor o hesaplar çünkü firmalarımız falan da hiiç araştırmadan sayılarla ilerliyorlar. Tanıtımı yapılan daha göz önünde oluyor ve pek çok kişi de onlara inanıyor haliyle. Kendi sorunları diyorum artık :) Kesinlikle az ama öz daha iyi, çok öperim!
SilGörselsiz post okuyamayanlar bana ulaşsın, hepsine Ayşegül serisini yollamak istiyorum; okuma alışkanlığı kazandırmak sevaptır. ����
YanıtlaSilDediklerine harfiyen katılıyorum, sosyal medya ve onun üzerinden tanınır olmak toplumdaki bu sevilme açlığını ortaya çıkarttı, psikolojik destek alınması gereken önemli bir sorun bence. Bu insanlar tek başına var olamayacaklarını hissediyorlar olsa gerek ve bu hem kendisi hem çevresi için tehlikeli.
Bedavacılıksa esefle izlediğim bir durum, bir yer bezini bile bedava elde etmekten alınan hazzı benim aklım almıyor.
Satın alan, çalan çırpanlar için düşüncemi biliyorsun, hani Van Cleef&Arpels bana 100€'luk şahane saatini bana yollayacaksa, Londra Mayfair Lane'de bana reklam için ev verecek şirketler varsa, Chrysler 1m €'luk firepower otomobili kapıma çekecekse, Natasha,çok, Anastasia'cım, Charlotte'cım her gün oluk oluk ürünlerini yağdıracak, Lisa Eldridge her gün makyajımı yapacaksa, eyvallah alayım, ama olmuyor ki. Herkesin bir fiyatı var, ve herkes kendi fiyatını biçer... -Yukarıdaki marka ve isimler bana ulaşsın.
Keyif ve sevgi bazlı bakıp kendimizi mutlu etmeye odaklanmak lazım, yoksa her gün birilerine hasetlenip çekiştirilen bir kazana dönüyor insanın hayatı.
Öpüyorum çok!
Zeynuş
Hahahah yazıyı İngilizce'ye çevirip her yerlerde yayınlıycam Zeynuş, belki istediğin markalar bu vesileyle sana ulaşır :)))) Hep konuştuğumuz şeyler zaten, gerçekten bu sevgi ve ilgi açlığı patolojik bir hal almış. Yazık...
SilÇok öpüyorum canikom seni! I love you!
Ellerine sağlık.. cok güzel anlatmışsın durumu..
YanıtlaSilBir Damlacık, teşekkürler :)
SilSanki kendi duygularımı okudum . Bir süredir aynı şekilde düşünüyorum. Instagramda bir şey paylasma zorunluluğu hissediyorum bazen ve o an vazgeçiyorum. Hiç bir şeyi zorunda olduğum için yapmak istemiyorum keyif aldığım için yapmak istiyorum . Bloglar artık okunmuyor, modası geçti diyorlar ama ben seviyorum yazmayı, modası geçerse geçsin. Her şeyin bir modası var ve instagramin ki geçecek bir gün bence. Ama blog kalıcı o hep olacak popüler olsada olmasada.
YanıtlaSilModası geçti diyenler okuma alışkanlığı olmayan kolaycılar; hala her indirim döneminde blog tıklanması iki katına çıkıyorsa, demek ki bloglar okunuyor Kadriye :) O yüzden biz yazmaya devam edelim; ama, dediğimiz gibi, keyif alarak yapabildiğimiz sürece :) çok sevgiler!
SilSizi senelerdir severek takip ediyorum ve ürün yorumlarınıza güveniyorum.Sosyal medya konusunda çok haklısınız.Sizi ne mutlu edecekse öyle davranın.Sevgiler...
YanıtlaSilAhu, çok teşekkürler, bunları duymak mutlu ediyor beni. Çok sevgiler!
SilYazdıklarınızın tamamına gönülden katılıyorum Başak Hanım! Instagram öyle bir hale geldi ki hiçbir bilgi içermeyen saçma paylaşımlar bile destek grupları, trenler vs. ile nerelere geliyor, herkes kulaktan dolma bilgilerle instagram algoritmalarını çözüp uzmanlaşmış. Günde 10 post atacak kadar işsiz olmalarına şaşırıyorum, ben bunu yapamıyorum sanırım da hiçbir zaman yapamayacağım. Açıkçası instagram paylaşımlarımı ben de fazla önemsememeye başladım artık. Ama sizin çok güzel ifade ettiğiniz gibi blogda yazdıklarımız kalabalıklar içinde kaybolmuyor, okunmak için her zaman burada. Blog okumaktan (özellikle sizinki gibi kaliteli blogları) ve yazmaktan keyif alan biri olarak hırstan uzak canım istediği için bunları yapmaya devam edeceğim ben de. Sizin yazılarınız, yorumlarınızdan güzel bilgiler elde ediyorum, okurken keyifli vakit geçiriyorum. Uzun bir yorum oldu ama benim gibi düşünen pek çok kişi vardır eminim, onların adına da yeni yazılarınızı keyifle bekleyen okurlarınızın olduğunu belirtmek isterim, sevgiler ♥😊
YanıtlaSilFulya'cım, güzel yorumun için çoook teşekkür ederim! Ben de senin blogunu okumayı çok sevdim; aynı şekilde yararlanıyorum. İyi ki yazıyoruz diyorum böyle zamanlarda. Çok çok sevgiler!!
SilDogru soze ne hacet :) eline saglik..
YanıtlaSilBalın Kokusu, çok teşekkürler :)
SilMerhaba, umarım gerçekten dediğiniz gibi blogu bırakmazsınız, blog okumak bence ayrı bir zevk ve siz de en severek okuduğum blog sahiplerindensiniz, sevgiler.
YanıtlaSilTuncmennn merhaba, hayır bırakmayacağım ama gerçekten canım istediği zaman yazmak istiyorum. Diğer türlü yazılarım da tatsız oluyor sanki :) Çok teşekkürler, sevgiler!
SilBaşak’cım yazdıklarını ve duygularını en iyi anlayanlardan biriyim belki de. Ben de uzun süredir yazamıyorum, yeni bir şey aldığımda hala fotoğraf çekiyorum; senin gibi ben de ürünleri kullanırken bunu yazayım diyorum ama sonuç yok. Haftada tek tatil günümü ayırıp blog yazdığım günlerdeki hevesim hiç yok. İnstagram konusundaki tavrımı da zaten biliyorsun, açıkçası umrumda değil artık. Kitap okuyorum, film izliyorum, Jimmy’nin tariflerine gülüyorum.�� Canım isterse bloga yine yazarım ama eskisi gibi olur mu bilmiyorum. Belki de böylesi daha iyidir, daha doğrudur. Neticede hepsi bizim mutluluğumuz için varlar, keyif aldığımız için varlar.
YanıtlaSilBir yandan da, sen de yazmazsan okunacak blog mu kalacak demeden de geçemiyorum.
Kocaman öpüyorum seni❤️❤️
E sen yazmazsan okunacak kaç blog kalıyor Blana'm? :) Aynen yazdığımız gibi, mutlu olduğumuzda, istediğimizde yazalım. Keyif alalım. Kesinlikle böylesi daha iyi zaten. Çok öptüm!
SilYazdıklarına katılıyorum benimde hem blog hem de İnstagram'da paylaşım yapasım yok eski hevesim ne zaman gelir bilemiyorum.
YanıtlaSilBloğun yeri her zaman ayrı ama hem eskisi gibi zaman ayırmayı hem de şevkle yazmayı umut ediyorum.
Sen benim zevkle okuduğum, önerilerine güvendiğim birkaç kişiden birisin her gün olmasa da haftada birkaç gün bile olsa yeni yazılarını görmeyi istiyorum.:)
Ayşe'cim, sen de benim için kıymetli blog yazarlarından birisin. Hepimizin şevkini kırdılar malesef. Haftada 1-2 gün en azından yazarım zaten, seviyorum yazmayı. Çok öpüyorum seni!!!
SilHem öyle hemde böyle yanı ıkı tarafta çekılmez bır hal aldı bence.Okunma sayısı düşük yorum az keyif vermiyor.Takıp ettıgın sevdıgın ınsanlar bıle sırf o egolarından dolayı takıp etmıyor seni karşılık olarak bu bile çok saçma cocukca.Arada ılham gelirse vicdan yapıp yazıyorum ben.
YanıtlaSilHaklısın Madame Kokoş ama blogda yorum olayına takılmamaya çalışıyorum artık :) Ego kısmına ise hiiiç girmiyorum, fena! sevgiler!
SilÇok çok doğru canım. Bende bu yıl aynı senin hissettiğin gibi hissediyorum bu nedenle hiçbir şeyi umursamıyorum. Bıraktım. Beni mutlu eden neyse onu yapıyorum. Yapmacıklıktan sıkıldım. Blog yazılarım benim için önemli gerisi boş. İnstagram artık boş benim içn :(
YanıtlaSilAynen Ayşegül, instagram hem sıkıcı hem faydasız... tabii senin benim gibiler için ^_^ Bloga devam, çook sevgiler!
Silaynı duygular içindeyiz, uzuuun zamandır yazasım yok artık
YanıtlaSilHepimizin şevkini kırdılar ne yazık ki Belgin... sevgiler...
SilAuse'cim, yok yok bırakmaya hiç niyetim yok ama eskisi gibi yazmak için aşırı hevesim de yok. Canım istedikçe işte :) Çok teşekkürler güzel yorumun, beğenin için. Çok öperim!
YanıtlaSil