Londra Kozmetik Alışverişi Rehberi: Alışveriş Caddeleri, Büyük Mağazalar, Drugstorelar, İngiltere'ye Özel Markalar...


13 Ocak 2016 Çarşamba

Bir alışveriş gurusu olmamama rağmen burada bulunmayan kozmetik mağazaları ve burada pek rastlamadığımız "bakışları üstünde hissetmeden mağaza gezme ve ürünleri deneme psikolojisi" o kadar hoşuma gitti ki, gitmeyi düşünenler ya da merak edenler için ufak bir rehber hazırlamak istedim (ufak deyince kısa bir yazı beklemiyorsunuzdur, değil mi?)

Biz kabin boyu valizle gidip döndüğümüz için cilt bakımı yerine genelde hep renkli kozmetikleri inceledim. Çünkü cilt bakım ürünlerinin gramajları kabin valiz ile seyahate uygun olmayacaktı. Dolayısıyla, bu yazı da biraz renkli kozmetik alışverişi üzerine oldu. 

Öncelikle şunu paylaşmak istiyorum: hangi mağazanın kapısından adımımı atarsam atayım, kendimi çok rahat hissettim. Bu Boots'ta, Superdrug'da da böyleydi; Ted Baker, Burberry, Space NK gibi high end olanlarda da. Boots ve Superdrug'da satış görevlilerinin "yardıma ihtiyacınız var mı?" diye sorup "hayır teşekkür ederim, bakıyorum" deyince yanınızdan ayrılmaları ve uzaktan sizi rahatsız edici şekilde izleMEmeleri buradaki drugstorelarda da görmek istediğimiz hareketler. Burberry gibi mağazalarda da durum değişmiyor. Burada sanki marka sahibi kendisiymiş gibi davranan ve içeri giren insana "bu buradan alışveriş yapabilir mi?" yargısıyla bakıp ona göre davranan satış görevlilerinden sonra sürekli gülümseyen, sizi sanki markette geziyormuşsunuz gibi rahat bırakan, ama soru sorduğunuzda da güler yüzle yardımcı olup, bir şey almadığınızda da aynı güler yüzle uğurlayan satış danışmanları bana ilaç gibi geldi. Bilmiyorum, belki Türkiye'de high-end markaların müşterisi böyle muamele istiyordur... ama ben Londra'da gönlümce her mağazaya girip çıktım, alamayacak olsam da elledim, dokularına baktım... 

Londra'da ana alışveriş caddeleri Piccadilly Circus'tan başlayarak ulaşabileceğiniz Oxford Street ve Regent Street. Regent'ı kesen Carnaby Street ise bir diğer, daha butik, ama içinde Pixi gibi meşhur "Brit" markaların olduğu neşeli bir yer. Buradaki MAC, şimdiye kadar gördüğüm en büyük MAC olabilir. Yılbaşından sonraki gece mağazada bir DJ müzik yapıyordu. Her yer insan kaynıyordu ve tüm çalışanlar bütün şirinlikleriyle herkese yardımcı oluyorlardı. Ne güzel, değil mi? Bizim tercih ettiğimiz bir diğer merkez ise yine MAC, Kiko, Charlotte Tilbury, Boots, Dior, Chanel, L'Occitane gibi markaları bulabileceğiniz Covent Garden oldu. Ayrıca, Harrods'ın da bulunduğu Knightsbridge civarı da alışveriş sevenler için ideal. 


Selfridges ve Harrods, içinde her şeyi bulabileceğiniz ve hatta yemek de yiyebileceğiniz iki meşhur alışveriş mağazası/department store. Özellikle Harrods, ultra lüks ürünleriyle de turistlerin odak noktası. Bu iki mağazanın kozmetik reyonlarında NARS'tan Charlotte Tilbury'ye, İllamasqua'dan Tom Ford'a pek çok high end markanın ürünlerine ulaşmak mümkün. Türkiye'den de bildiğimiz Marks&Spencer ise "yiyecek" ve şık markaları da barındıran kozmetik ve bakım reyonlarıyla da bildiğimiz kalıbın dışına çıkıp bizi şaşırtan mağazalardan. Yine sıklıkla gördüğüm iki high end marka ise Burberry ve Ted Baker. Ted Baker'ın modellerine zaten bayılıyordum, orada epey inceleme şansım da olsu. Gerçekten rüya gibi... Orkide desenli çantaları ve aynı desen sahip etek/bluz takımlarında aklım nasıl kaldı bilemezsiniz! Burberry'nin ise daha çok kozmetik kısmına baktım. En çok ilgimi çeken, oje ve ruj yerleştirdiğinizde dudakta ve tırnakta nasıl duracağını gösteren standı oldu. Anneme buradan hediye bir ruj aldım; ama, almayı düşündüğüm farlarının pigmentasyonunu beğenmediğim için kendime bir şey alma ihtiyacı duymadım...


Top Shop, high street diye tabir edilen, ortanın biraz üstü fiyatlara ve kaliteye sahip, kendi kozmetik serisi de olan, sevdiğimiz diğer İngiliz markası. Kozmetiklerini İngiliz vloggerlar pek seviyorlar; ama bana fiyat olarak fazla geldi. Bunlar yerine başka ürünler almayı tercih ettim. Primark ise çok çok uygun fiyatlarıyla ve kıyafetten ev eşyasına, çocuk ve bebek ürünlerinden kozmetiğe ürün çeşitliliğiyle bizi bizden aldı. Kozmetik reyonu benim çok ilgimi çekmese de, I love... vücut ürünlerinin ve Hask saç bakım ürünlerinin de burada çok cüzi fiyatlara satıldığını görmüş oldum.

Alışveriş için ilk durağım, Londra deyince aklıma ilk gelen Boots oldu. Zaten her adım başında bir Boots bulmak mümkün. Genelde giriş kısmında Lancome, Clarins, Clinique gibi high end markalar, diğer katlarda, ya da tek kat ise arkalarda ise L'Oreal, Max Factor, Maybelline, Rimmel London, Revlon, Sally Hansen gibi drugstore markalar, çeşitli kişisel ve bebek bakım ürünleri ve reçetesiz satılabilen ilaçlar yer alıyor. Bizde drugstore olmayıp Boots'ta satılan diğer marka ise Essie! Türkiye'de de satılan markaları İngiltere'den almak hiç mantıklı değil; çünkü şaşırtıcı biçimde, İngiliz markaları bile bizimkine göre neredeyse %50 daha pahalı. Bu yukarıda saydığım, Türkiye'de de olan markalar dışında, Boots'a özel ve diğer mağazalarda görmediğim -benim ilgimi çeken- markalar ise Soap&Glory, No.7, Botanics ve Seventeen. Türkiye'de olmayan, fakat Boots'a da özel olmayıp diğer mağazalarda da bulunan ve benim merakla denediğim markaları ise Sleek, Barry M ve Collection. Promosyonları ve özel fiyatları oldukça bol olan mağazada kasada sürpriz indirimlerle ya da bir sonraki alışverişte kullanılmak üzere verilen 5 Pound civarı indirim çekleriyle karşılaşmak çok olası. Personelin ilgisi ve ürünlerle ilgili bilgi düzeyi de oldukça tatmin ediciydi. 


Boots'tan daha az yaygın olan ama farklı markalarıyla benim çok daha fazla ilgili çeken diğer drugstore ise Superdrug oldu. Yine L'Oreal, Max Factor, Maybelline, Rimmel London, Revlon ve Sleek, Barry M ve Collection markalarıyla birlikte, benim mağazada uzuun uzun vakitler geçirmeme neden olan Makeup Revolution, Make Up Academy, Tanya Burr ve I Love Makeup markaları da burada satılıyordu. Oxford Street'teki Superdrug'da the Balm standı da gördüm; ama fiyatları bizimkine de göre oldukça pahalıydı. Renkli kozmetik yanında Zoella'nın cilt bakımı ürünleri ve aksesuarları da şirin ambalajlarıyla ilgimi çeken diğer ürünler oldu. Makeup Revolution ve I Love Makeup standalarını görmeme çok sevinmeme rağmen, ürün stokları çok azdı... en dolusu bizim otelin karşısındaki Whitgift Centre'daydı şansıma. Sanırım bu markayı online almak en mantıklısı. 


Space NK ise merak ettiğim bir başka kozmetik zinciri idi. Burada daha çok NARS, Kevin Aucin, Becca, Hourglass, By Terry, Diptique gibi high end ürünler satılıyor. Türkiye'de muhtemelen bir rahat bakamayacağım ama deli gibi merak ettiğim tüm bu markaların ürünlerini, kimse tepemde dikilmeden, rahat rahat "mıncırdım". Hatta ben mağazadayken alışveriş yapan bir bayanın çocukları Kevin Aucin standından bir kaç ürünü devirdiler ama satış danışmanı dönüp de bakmadı bile. Space NK'den herhangi bir şey almasam da bütün bu merak uyandırıcı markaları denemiş olmak pek keyifli oldu.


Gelelim beni en çok heyecanlandıran iki İngiliz markasından birine... Oxford Street'teki iki katlı kocaman Lush mağazasını görünce ufak bir çığlık atmış olabilirim (ki genel turist eğilimi bu yöndeydi). Mağaza kocaman ve çok ferahtı, ve o kadar çok ürün çeşidi vardı ki... fiyatlar, hatırlayabildiğim kadarıyla, Türkiye'de vaktiyle satılan düzeydeydi. Ben girdiğimde mağazanın kapanmasına 10 dakika vardı ve o noktadan sonra içeri kimseyi almadılar. Ama içerideki müşterileri de "kovalamaya" çalışmadılar. Satış danışmanı kızdan yüzüm için bir maske istedim. Bana cilt tipimi, şikayetimi, nasıl bir sonuç beklediğimi sorduktan sonra hiç telaş yapmadan uzuuun uzun 3 ürün gösterdi ve hepsini elimde denedik. Maskenin etkisi için beklerken de keyifle sohbet ettik. Ben bir temizleyici ve bir de maske aldım; üstüne de Kübra'nın sorduğu bir ürünün testerını istedim. Hemen bir kap getirip testerı da ekledi. Mağazadan, kapanışından yarım saat sonra mutlu mesut ayrıldım. Sanırım bir daha Londra'ya gidersem, soluğu ilk Lush'ta alacağım!




Son bahsedeceğim ve benim için arzu nesnesi olan durak ise Charlotte Tilbury idi. Selfridges'in içinde standını gördüğümde biraz bakındım; ama hevesimi asıl Covent Garden'da yeni açtıkları mağazaya sakladım. Metrodan çıktığınızda sizi karşılayan bu şirin mağazanın içi de Charlotte Tilbury'nin kendisi gibi şık ve sevimli. Ortada bir stand ve tam karşı duvarda 8-9 adet "makeup look" bulunuyor. Bu görünüşlere ulaşmak için ihtiyaç duyacağınız ürünleri de her birinin altına dizmişler. Böylece size rehber oluyor. Satış danışmanları/makyaj artistleri çok sıcak kanlı ve yardımsever. Charlotte'un maillerindeki gibi size "darling" diye hitap etmeleri ise ayrı şeker. Mağazada beğendiğiniz ürünleri istediğiniz gibi deneyebiliyorsunuz ve size, isterseniz, çok yararlı önerilerde de bulunuyorlar. Dilerseniz merak ettiğiniz ürünü makyaj masasında size uyguluyorlar. Böyle anlık uygulamalar dışında, randevu ile makyaj uygulaması da yaptırabiliyor, eğitim alabiliyorsunuz. Online sistemden randevu alarak yaptırabileceğiniz bu makyajların fiyatı, eğer "lead artist/baş makyöz" seçerseniz 1 saat için 55 Pound. Makyaj dolabınız yenilenmesi, yararlı ip uçları ya da kırmızı halı uygulaması gibi değişik konulardan seçim yapabiliyorsunuz. Gelin makyajı 100 Pound (1'er saatlik iki uygulama içeriyor). Eğer mağazadan bir makyöz seçerseniz, 1 saatlik uygulamanın (makyaj dolabınız yenilenmesi veya yararlı ip uçları seçenekleri mevcut) fiyatı 35 Pound. 


Ben farlarımı seçerken tatlı makyöz bayana danıştım, ve o da göz rengim ve makyajda tercih ettiğim renklerden yola çıkarak bana önerilerde bulundu. Nasıl kombinleyebileceğimi ve öneri olarak bu ürünlerin de içinde bulunduğu setleri gösterdi. Rujumu alırken ise, aklımda olan rengi, daha önce MAC'ten aldığım Mocha rujla karşılaştırmak istedim. Baktığımızda "bu aynısı, bunu almayın" diyebildi mesela. Tabii ki birlikte başka bir renk seçtik! Seçtiğim rengi dudaklarıma uyguladı, yine kombin önerisinde bulundu ve merak ettiğim Magic Wonder bazın fiyatı yüksek olduğu ve sevip sevmeyeceğimi tam kestiremediğim için kendiliğinden testerını vermeyi teklif etti. Kısacası, gittiğim her iki seferde de epey vakit geçirip, mutlu mutlu ayrıldım mağazadan. Yolunuz düşerse mutlaka içeri dalın derim!

Yazmayı en çok istediğim, ama nasıl toparlayacağımı bilemediğim için yazmaktan en çok korktuğum konu buydu. Umarım sıkılmadan sonuna gelmişsinizdir! Bir sonraki Londra seyahatim için (ne zaman olur bilmiyorum, evrene mesaj yolluyorum) önerileriniz olursa merakla yorum kısmında bekliyor olacağım!







37 yorum

  1. Harika bir yazi olmuş. Gitmis sanki senin yanindaymisim gibi hissettim.
    Turkiye'de eger bilincli ve tenini bilen bir kisi degilsen cok saglam kaziklaniyorsun. Ben burada satis danismanlarinin bunu bilerek yaptiklarini zannetmiyorum bence bilgisizlikten yapiyorlar. Hangi yuz tipine ne gider, senin istedigin ne, ne ile mutsuz olursun filan cok dinlemiyorlar sanki.
    Onun yaninda hic ummadigim yerlerde ummadigim ilgi, alaka ve dogru yonlendirme ile karsilasiyorum. O kisiyi aklima yaziyorum
    Bir daha ona gidiyorum direk mesela.
    Gecen boyner clinique standinda aklimda bir urun ve renk ile gittim. Oradaki Ayca Hanim, bana baska urun tavsiyelerinde de bulundu ancak en son "ben sizin ne ustediginizi anladim. Ve haklisiniz sizin seciminiz size cok yakisti. Arzu ederseniz su şu urunlerimiz de var." Dedi. Aklima yatani aldim,butcemin musade etmedigini erteledim. Israr yok, sen urun almadin diye bozulma yok. :)
    Kadikoydeki bir kozmetik magazasindaki hanim, rdonerdugi ruja dogru kalemi bulabilmek icin tum kalemleri elinde denedi mesela." Siz kahve tonu istiyorsunuz ben anladim" dedi. Onu da aklima yazdim.
    Yazasim gelmis basak'cim 😙😙

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yaso'cum, iyi ki yazdın. Evet, herkes de kötü değil; ama genel bir memnuniyetsizlik var ne yazık ki burada ve olması gerekeni bulduğumuz zaman şaşırıp o kişiye yapışıyoruz :) Yazıyı beğenmene de çok sevindim, öpüyorum çok!!!

      Sil
    2. Benim verdigim ornekler bir elin parmaklarini gecmez maalesef:(( Senin de başına geliyor mu bilmiyorum, bir de burnu havada "MUA"lar var... magazaya girmeye, standa yaklasmaya, soru sormaya cekiniyorsun... bana biraz iyi davransalar, neler alacagim onlardan haberleri yok oysa ki....

      Sil
    3. Ooo gelmez mi? Ankara Kentpark ve Tunalı MAC o konuda efsanedir mesela. Mağazadan içeri girmek istemezsin negatif auradan. Açık açık da yazdım ki herkes okusun. Nefret ettim, hele Tunalı'dan! O mağazalara yalnızca benim sevdiğim MUA'lar varsa giriyorum, öyle diyeyim. Gelsinler de bir Covent Garden ya da Carnaby Street'teki MAC MUA'larını görsünler. Hepsi mi sevimli, sempatik olur! Ve yani Charlotte'tan bunları aldıysam (bazıları için küçük ama benim bütçem için sağlam alışverişti), tamamen o tatlış kızın eseri yani :))) Öperim Yaso'cum!

      Sil
    4. Keske Tunalı Mac çalışanları şu yazıyı okusa...Çok haklısınız

      Sil
    5. Unknown, keşke okusalar, keşke.... sevgiler!

      Sil
  2. ah ahh Londra günlerim aklıma geldi tabi o zamanlar hem bu kadar marka yoktu hem de ben bu kadar düşkün değildim konuya ama yine de Boots Selfridges ve Harrods'da saatler geçirirdim.. Oxfors Circis ve Regent Street'de bütün mağazaları keyifle incelerdim hakikaten satış personeli aynen dediğin gibidir istersen yardım eder istemezsen uzaktan izler.. o zamanlar renkli kozmetik reyonunda saatler geçirdiğim başka bir marka da Marks&Spencer dı tuhaf bir şekilde güzel ürünleri de vardı ama TR'ye renkli kozmetik ve cilt bakımı hiç getirmediler nedense..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ya İrem, di mi ne güzel bir şehir Londra! Hem gezmek, hem alışveriş için cennet... Oxford ve Regent on numara caddeler zaten, yok yok. Ve Marks%Spencer'ın kozmetik reyonuna bayıldım! Hiç duymadığım ve çok güzel bulduğum markalar vardı; ama fiyatları biraz yüksek gelince pek alasım gelmedi. Keşke buraya da getirseler cidden. Kozmetik olmasa da yiyecek reyonu gelse o da yeter allahım gözüm döndü resmen :)))) Öpüyorum çok!

      Sil
  3. Başak'cığım yazın uzun ama biz kozmetik meraklıları için sürükleyici ;))
    Hepsi ayrı ayrı güzel ama ben AAHHHH LUSSSHHHH desem, beni anlarsın değil mi :((
    Sevgiler, cicileri güle güle kullan..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ay Ayşeeen, anlamaz mıyım hiç!! Valla çok üzülüyorum... ne güzel mağazamızdı, mis gibiydi valla. Teşekkür ederim ayrıca yazıyı beğendiğin için, öpüyorum çok!

      Sil
  4. Tatlım çok güzel bir yazı olmuş sanki seninle geziyormuşum gibi hissettim.:)
    CT benim de en fazla denemek istediğim markalardan biri ama malesef ülkemize geleceğine dair en ufak bir umudum yok.
    Burberry'nin farları cidden iyi değil ama rujlarını çok merak ediyorum bi tanecik alıp deneyeceğim.
    Acaba Watsons Makeup Revolution, MUA falan getirir mi ah keşke getirse ne güzel olur.:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkürler Ayşe'cim, o hissi verdiysem ne mutlu bana :)
      Ya Charlotte çok zor gelir bana kalırsa; yıllardır Hourglass, Tarte görmedi bu raflar :( Bir de belki fiyat açısından getirmiyorlardır diyeceğim ama bir Tom Ford satılabiliyorsa Türkiye'de, Chanteceille gelmişse, Charlotte niye gelmesin, değil mi? :))
      Ya farlar bende tam şok etkisi yarattı. Hadi dedim şu Pale Barley'i bulmuşken alayım ama bakınca yok dedim ya, yazık, kaç tane Revolution Palet alırım o paraya :))) Rujların ise yapısı cidden pek hoş, pek kremsi, opak. Annemde bir gün yakalarsam bi alıp sürüvercem. Acayip merak ediyorum konforunu :)
      Valla Watson's ya da Gratis o markaları getirirse on numara olur, çünkü ilginç bir şekilde çok uygun fiyata getiriyorlar. Bir de indirim olunca dans! Bilhassa Revolution getirirse söz indirimsiz bile alırım, o kadars evdim hahaha. Öperim çok!

      Sil
  5. Çok güzel her yer ışıl ışıl :) Canım oralarda olmak istedi :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok çok güzeldi gerçekten Ebru'cum, ben de hiç dönmek istemedim...

      Sil
  6. Normalde sessiz okuyucularındanım ama bu sefer yazmak istedim, çünkü süper bir yazı olmuş :) Londra'ya giderken çöp götürmek konusunda daha da abartı bir şey yazayım, hala Lush ambalajlarını bir gün yurtdışına giderim umuduyla 2 senedir saklıyorum :))) muhtemelen bu yaz gideceğim ve taze maskeme ve de Back to mac rujuma kavuşacağım inşallah ! ^^ Londra'ya birkaç sene önce gidip almadan döndüğüme pişman olduğum çok şey vardı, şimdiki aklım olsa mutlaka bir liste hazırlayıp giderdim :) bu yazı da gezi öncesi mutlaka okunması gerekenlerden... Her zamanki gibi doğru tespitler ve yararlı noktalara değinmişsin, güle güle kullan tüm aldıklarını (:

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arch Beauty, çok teşekkür ederim! Çok mutlu oldum beğenmene :)

      Ay valla ben Lush Türkiye'den gitmeden 3 taneyi tamamlamıştım; buradan gidince yıkıldım ve attım boşları... öngörülü olamamışım :D Şimdi elimdekileri arkadaşıma söz verdim artık :) Umarım bu yaz gider ve çok çok güzel vakit geçirirsin! Benim için de bol bol gez lütfen! Ve evet, gitmeden liste yapmak süper oluyor; mutlaka alman gerekenleri böylece unutmuyorsun. Sevgiler!!!

      Sil
  7. Off bu yazı fena halde Londra'ya gidip alışveriş yapma ve yaparken de senin kulaklarını çın çın çınlatma isteği uyandırıyor bende :))Özellikle Lush'ın kapısını üstüme kilitseler ve hiç çıkmasam oradan dedim evet tuhaf bir ruh haline girmiş olabilirim okurken kabul ediyorum ^_^ İçimde tuhaf bir hisle Lush amabalajlarımı saklıyorum hala kıyamadım atmaya naptın bize böyle Lush yaa :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Nilay'cım, sabah Ahmet'e "valla önümüzdeki 5 seyahatimizi de Londra'ya yapalım desen hayır deme" dedim. O da "sen arkadaşlarınla alışveriş turuna git bence" dedi :))) Sen sakla Lushlar'ı aynen devam, o MAC farları 2 sene sakladım ben :)))) Öptüm çok!!!

      Sil
  8. Bir solukta okudum, super blgilendirici bir yazi olmus. Ellerine saglik! Lush gercekten de buyuk gorunuyor :) Pixi bakim urunlerinin buraya gelmesini sabirsizlikla bekliyorum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Beğenmene çok sevindim Onur'cum, patlat bir İngiltere vizesi bunun üstüne derim :))) Pixi'nin mağazasını da gezdim gezdim, indirim de vardı, bana bi kal geldi galiba, çıktım sonra. Bütün gün gezmekten yorulmuştum herhal :))) Öptüm çok!

      Sil
  9. Vallahi eline sağlık, hem sözlü dinledim, hem yazılı okudum, hiç sıkılmak mümkün mü! Aldıklarını güle güle kullan canımcım. Ben de inşallah önümüzdeki bir sene içerisinde Londra'yı görebilmeyi umuyorum. Zaten bana gezmek olsun biliyorsun :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler canım Ayşin'cim! Ay ben anlatırken çok eğleniyorum da, yalnız olmadığımı bilmek güzel :) Umarım umarım gider ve görürsün canım benim, hahaha, leylek havada zaten dediğin gibi :))) Öptüm çok!

      Sil
  10. Süper bir yazı olmuş. Oradaki öğrencilik yıllarım aklıma geldi. Çok özlemişim. Çok güzel yazmış, fotoğraflamış ve anlatmışsınız. Süpersiniz. Sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Doğa, çok teşekkür ederim! Eski bir "Londonner"dan bunları duymak ne güzel :) Umarım yeniden ve sık sık hasret giderme şansın olur. Öpüyorum, sevgiler!

      Sil
  11. Bir solukta okudum yazını. Orada kaldığım zamanlar aklıma geldi. Tam 12 yıl olmuş. Her gün belli başlı kozmetik mağazalarına gidip, her şeyi mıncıklardım. Hele Topshop'ta satılan Berry M markası benden çok çekmişti :))

    Gerçi oradaki harika müzeler sizinkilerin daha çok dikkatini çekmiştir. Benim de çoluk çocuğa karıştıktan sonra oradaki bilim müzelerine gidip, çocuklarıma evrenin nasıl oluştuğunu anlatasım var.

    Bir daha gitmek nasip olsun diyelim ikimize de.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Siri'cim, beğenmene çok sevindim! Barry M'i ben de çok mıncırdım ama elimdeki oje rengi ve sayısını düşününce bir şey almadım!
      Bu arada, biz çocukları bırakıp gittiğimizden daha çokgünlük yaşam gibi gezdik, fazla müzeye gitmedik. Deli gibi dolandık ortalıkta, özlemişiz :)

      Amin, ikimize de gidip güzel güzel gezmek nasip olsun yeniden! Sevgiler...

      Sil
    2. Ay ben ailecek gittiniz sandım. Çok pardon. Barry M 'in benim zamanımda vücut pudrası bile vardı hatta minik kavanozda kremsi rujları vardı. İlk defa pigmenti ben orada görmüştüm ve çok ilginç gelmişti. Bu dediğim 2003 ve body shop bile Türkiye'ye yeni gelmişti. benim yaş yine çıktı yalnız :)))))))

      Sil
    3. Yoook, çok pis sattık çocukları Siri hehehe :) Vardı vardı Barry M'in her şeyleri Boots ve Superdrug'da, mıncırdım hepsini. Ama işte diğer markalar ağır bastı :) Yaşı boş ver ya, ruhumuz genç bizim!

      Sil
    4. Bu yaşında ben de muhtemelen aynı şekilde davranırdım. Yalnız benim eşim vicdan gibi tepeme dikilir o.O gönderirim bi yerlere baksın bi şeylere diye 2 dk ya yanına gelir. Almanya'da tk maxx de burada bişey yok Dedi. Primarkı da koşarak gezdik :)))))))

      Sil
    5. Hahahaha, benim eşim alışverişseven tiplerden! Primark'da daha çok ben onu bekledim diyebilirim :))))

      Sil
    6. Stajyer olarak gönderebilir miyim :)))

      Sil
    7. Hahahaha tabii ki Siri :))))

      Sil
  12. Ah bu muhteşem yazıyı nasıl kaçırmışım.Okurken büyük heyecan duydum.Farklı markalar görmek ve rahatça gezebilmek ne iyi gelmiştir kimbilir.Darısı başımıza artık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Gerçekten o kadar iyi geldi ki Filiz! Gözüm ve ruhum kozmetiğe doydu diyebilirim :) En kısa zamanda size de kısmet olur inşallah, öperim!

      Sil
  13. Ah bu muhteşem yazıyı nasıl kaçırmışım.Okurken büyük heyecan duydum.Farklı markalar görmek ve rahatça gezebilmek ne iyi gelmiştir kimbilir.Darısı başımıza artık :))

    YanıtlaSil
  14. Oooh harika bir rehber yazı olmuş, Londra listem hazır benim de gerçi biraz daha sanat içerikli olacak ama kozmetik keşfi yapılmadan dönülmez oradan. Sevgiler canım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Biz tam tatil sezonu gittiğimizden giriş ücretleri ve kuyruklardan dolayı pek sanat/müze keşfi yapamadık. Daha çok Londralı gibi gezdik sağı saolu. Aslında tam da böyle bir şeye ihtiyacım vardı Perisscope, süper oldu :) Sevgiler!

      Sil

"Yapıcı" olduğu sürece her türlü eleştiriye açığım. Yalnızca beğeninizi ifade etmek zorunda değilsiniz pek tabii; ama, yazar(lar)ı ya da yorumcuları kıracak, incitecek tarzda yorumlar yazmaktan kaçınmanızı rica ediyorum. Teşekkürler.

© L'Arc-en-ciel
Maira Gall
L'Arc-en-ciel - ©

Blog Tasarımı

Bu sitede yayınlanan yazılar ve resimlerin izinsiz kullanılması
5846 sayılı fikir ve sanat eserleri yasasına aykırıdır.